Light theme

Detroit: Become Human review
Exceptional
by berkeram

    Bu oyun hakkında çok fazla şey yazacağım , yazılmalı da . ama parça parça , hala oynamaktayım (Bitti).

    Ekstralardan kara filmini izledim. düşünüyor. düşününce başka birileri tarafından sökülmeye çalışıyor. ama o her şeye rağmen yaşamak istiyor, sökülmeye karşı koyuyor. ve acı çekiyor. tüm bu acıların sonucu, artık normal birisine dönüşüyor. tedavisi bitmiş, hizmete hazır halde. oyunu bitirmiş oluyorum, kendi aklımdan geçenleri biraz da felsefe katarak yazacağım. yazı boyunca spoiler olabilir. ayrıca ilk oynayışınızda kesinlikle başa dönmeden oynamanızı tavsiye ederim, daha derin bağ kurup, kararları daha ciddi ve kafa yorarak vermeye başlıyorsunuz. ve oynarken unutmayın, bu bizim geleceğimiz. hayatımda oynadığım en iyi oyunlardan bir tanesi, hatta bana göre oyundan ötesi. ayrıca hiçbir oyunda bu kadar iyi karar mekaniği görmedim, her vereceğiniz karar farklı yollara sizleri sürüklüyor ve bu farklılık laf olsun diye de değil, dolu dolu. ilk olarak oyunu bitirdiğimden beri aklımda dolanan ra9 meselesine değinmek istiyorum. androidlerin bu ra9'a adak adadığını, umut beklediğini, tapındığını görüyoruz. bu ra9 , biz olabilir miyiz ? umutları biziz , çünkü onları bizim vereceğimiz kararlar huzura sürükleyecek. veya karanlığa, tek umut bağlayabilecekleri kişi biziz aslında. veya kara olabilir, kara çünkü 2012 de ilk üretilen robotlardandı ve belki ilk sorgulayan. sorguladı ve zihninde bazı noktaları serbest bıraktı , o günden beridir de , robotlar huzurun sorgulamaktan başladığını anladı ? veya belki ra9 bu robotların seri üretiminde emeği geçen, ve ilk robot prototiplerinin zihninde kasıtlı olarak bu androidlerin sadece kölelik etmekten oluşan kod yapılarına ekstradan farklı düşünebilmelerini sağlayacak şeyler ekledi ? tıpkı insanlar gibi kişilikler ekledi , özgürlük hissini ekledi ? ama en sonunda biliyoruz ki, evrenin en zeki varlıkları da olsalar, sefil durumlarından kurtulabilmek için bir şeylere / birine inanmak zorundaydılar. iyi şartlarda yaşayabilmenin gerçekleşebileceği umudunu almalıydılar. bir başka felsefi boyut olan mantıktan doğan duygu meselesine gelmek istiyorum. oyunda bir şekilde duygulara sahip olabilmiş androidler, aykırı olarak adlandırılıyor. evet, bir makine şayet duyguya sahip olursa, aykırıdan başka ne olabilir ki ? duygular, mantığın çakışması sonucu ortaya çıkmaz mı ? binlerce yıldır yaşayan insanoğlu, her zaman bu çakışmalara sahipti. dünya o kadar mantıksız halde ki , mantık da bu durumla başa çıkabilmek için mantıksız şeyler yaratmış. duygular gibi, evrimimiz bu mantıksızlığa mantıksızlıkla - yani duygularla - cevap vermiş. kimse bu dediklerime karşı çıkmasın, milyarlarca gezegenden - şu an için - sadece birinde yaşam varken , bu küçük birde de düzen aramayın. tesadüf eseri ortaya çıkan zihin, gerçekten hoş bir başa çıkabilme yöntemi yaratmış. duygular mantıktan doğar dedim ( en zeki varlıkların bizim belki de yüzyıllardan sonra elde ettiğimiz şeye kısa sürede sahip olabilmeleri şaşıracak şey değilmiş doğrusu, öyle değil mi ? ). mantığın kısa cevapları. mantık her zaman kendisi için savaşır, mantık kendisinden başka bir şeyi düşünmez. o halde diyorsunuz, mantıkla duygular nasıl paralel ? bir düşünün, pek bir arabanın geçmediği yolda, bariyere ağır çarpmış bir araba görüyorsunuz, ve direksiyon başında çok yaralı bir kadın var. o esnada beyniniz şöyle düşünür : şu kazazadeye yardım et, yoksa diğer türlü aklım orada olacak, yardım etmediğimden yakınacağım, ve ben acı çekeceğim. neden mi yakınacağım, çünkü yüzyıllardır çoğunlukla birlikte yaşadım, birlikten güç doğar mantığı beynime kazındı, genden gene aktarıldı, bu artık benim kolay şekilde kendimi koruyabileceğim bir yöntem haline geldi, ben yardım edersem o da bana yardım edecektir , çünkü bu yüzyıllardır böyleydi ve bu şekilde evrimleştim - her ne kadar şu yüzyılda pek geçerli olmasa da , yardım etmeyenlerin kendisine saygısı yok, çünkü kendilerine evrime karşı gelerek acı çektiriyorlar, haberleri yok. - evrim yarattığına yetişemedi, insanlık son yüzyılda çok hızlı gelişti ve evrim bu açığı 300 yılda kapatamaz. gördüğünüz üzere , duygular mantığın hazır cevabı. makinenin nasıl duyguya sahip olabildiğini tartışanlara bir cevap olarak yazdım. turing testini 2038 yılında geçebileceğimizi sanmıyorum. bundan bir 50 yıl, yani 2070 yılında belki geçilebilir. markusu oynarken her zaman " barış istiyorsan savaşa hazırlan " mantığıyla hareket ettim. aslında ilk başlarda hep barışçıl mesaj verdim, ama bu insanoğlu, başkasını derisinin rengi sebebiyle öldürebilen, hatta altı üstü bir futbol maçı yüzünden bile öldürebilen, inandığı değerler için öldürebilen varlık. oyun boyunca çok büyük bir bilim-kurgu severi olarak androidlerin bölge ele geçirebileceği şekilde kararlar verdim, connor için de buna yönelik kararlar aldırdım, sanırım devrim için işbirliği yapabiliyormuşuz fakat ben direk görevden aldırdım. alice'nin android olduğunu öğrendiğim vakit gerçekten soğudum, ne gereği vardı onu da bilmiyorum, insan olarak kalsa çok daha etkileyici bir hikaye olurdu bana göre. soğumamın sebebini de tam bilemiyorum. itiraf etmeliyim herhalde robotların duygusal yaklaşabileceğini pek düşünmüyorum, düşünüyordum ta ki... aliceyi insan olarak bilirken karanın onun için yaptıklarını gördükçe, onun için söylediklerini gördükçe tamam diyorsun , bu androidler duygusal yaklaşır, insan gibidir. ama robot ile robotun ilişkisi olduğunu anlayınca... yani insan ilişkileri kötü gösterilince androidler ile insan arasında duvar varmış gibi algılıyor oyuncu. ta oyunun başında alice'in sahibinin hali, androidleri canavara dönüştüren - şu an içimden en ağır küfürler geçiyor ona karşı - dayı, müzakere yapamamız, bir tek şişman abla yardımcı oluyor. hele kara ile alice ve luther'in akıbetini görünce üzülüyorum - benim oynayışımda öldüler - . sen o kadar mücadele ver, o kadar tehlikelere göğüs ger, karşılığında geçeceğin son kapıya gel, oradan amelenin biri senin ölümüne sebep olsun. gerçi ben de çok risk alarak oynadım, en sonunda en büyük duvarda tosladım. keşke lutheri feda etseydim diyorum, pişman oldum. saat şu an 00:42, uyumam gereken saati yaklaşık 1 saat aştım. 23:30 civarında oyunu bitirdim ve o vakitten beri yazıyorum 1 saat 15 dakikadır. yazılmayı da hak ediyor. daha fazla şey de yazmak istiyorum ama uyumaya alıştığım saati aştım ve iyi düşünemiyorum. yazmaya tekrardan devam edeceğim.
«Blew my mind»

Other reviews45

10
«Blew my mind»
amazing game
«Blew my mind»
«Liked before it became a hit»
no but... this game is just really good everything about it, like the characters and the casting is PERFECT, the storyline fits and the ost makes me cry all the time; its my comfort game for. a reason LMFAOOO i love dbh
«Blew my mind»
«Just one more turn»
As far as gameplay, this is absolutely perfect.  The story is a little convoluted.  Following 3 characters is fine, but when you have to setup 3 characters separate from each other, it makes for a long stretch of setup.  Almost abandoned after cleaning up for people for a few hours...
great voice acting. very relevant
Easily one of the best story focused games. There are a couple of bad direction choices, but the overall story is interesting and doesn't fall apart in the end.

If you have played other Quantic Dream games, you know what to expect. Quick time events and dialogue choices that have an impact on the story. There is enough variation in the gameplay and events to keep it from being too dialogue or action oriented.
exceptional. incredible. the fbi agent has a potential big cock
Good story, one of the best game-movie.